Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan gelişmeler, özellikle hayvancılık alanında yeni bir istihdam kavramı ortaya çıkardı. Ülkede büyükbaş hayvan besiciliğiyle uğraşan işletmeler, nitelikli iş gücünün azlığı nedeniyle ciddi bir sorunla karşı karşıya. 100 bin lira maaşla çoban arayan işletmelerin artması, bu alanda yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor. Peki, bu durumun arkasında yatan nedenler nelerdir? Çobanlık mesleği gerçekten de bu derece kötü bir algıya mı sahip? İşte detaylar.
Çobanlık mesleği, geleneksel olarak toplumda genellikle düşük maaşlar ve zorlu çalışma koşulları ile özdeşleştirilmiştir. Oysa günümüzde, hayvancılığın modernleşmesi ve iş gücünün ihtiyaçlarının değişmesiyle beraber çobanlık da ciddi bir gelir kapısı haline gelmiştir. 100 bin lira gibi yüksek maaşlar sunulması, aslında mesleğin getirilerini gözler önüne seriyor; fakat bu duruma rağmen hâlâ yeterli sayıda çoban bulunamıyor. Bunun arkasında, çobanlık mesleğinin toplumda çeşitli önyargılarla karşılanması yatıyor. Özellikle gençler arasında 'çoban olmanın' getirdiği sosyal prestij eksikliği, mesleğe olan ilgiyi azaltıyor.
Ayrıca, çobanlık gibi geleneksel bir mesleğin modern iş gücü ile tartışılan konu olması, gençlerin tarım sektörüne girmelerini engelliyor. Gençler, teknolojiyi kullanma becerilerinin yanı sıra sosyal yaşam tarzlarını değiştirmek istemiyorlar. Hayvancılıkla uğraşmanın getirdiği zorluklar, genellikle şehir hayatının sunduğu olanaklarla kıyaslandığında daha çekici görünmüyor. Ayrıca, çobanlık, fiziksel olarak yorucu ve sürekli bir ilgi gerektiren bir meslek olmasının yanında, iş güvenliği endişeleri nedeniyle de rağbet görmüyor.
Bu sorunları aşmak için, hayvancılık sektöründe köklü değişikliklerin yapılması gerekiyor. Eğitim programları ve farkındalık projeleri ile çobanlık mesleği, hem genç nesil hem de toplum için daha cazip hale getirilebilir. Sadece maddi tatmin değil, ayrıca mesleki eğitim ve kariyer imkânları da sunulmalı. Çobanlık mesleği, modern teknoloji ile donatılmış bir iş gücü ile birleştiğinde, hem verimliliği artıracak hem de bu mesleğin yüceltilmesine yardımcı olacaktır.
Bu çerçevede, devlet ve özel sektörden desteklenen projelerle gençlerin hayvancılığa olan ilgisi artırılabilir. Çiftliklerde yapılacak staj programları ve eğitim seminerleri, mesleğe olan bakış açısını değiştirebilir. Ayrıca, çobanlık mesleğini cazip hale getirmek için, sosyal medya gibi platformlar üzerinden de projeler oluşturulabilir. Bu sayede, toplumda çobanlık mesleğinin prestij kazanması sağlanabilir.
Son olarak, yüksek maaşlı iş ilanları ile bu meslek arasında bir köprü kurmanın yolları araştırılmalıdır. Çiftliklerde çalışanlar için sağlık güvenceleri, sosyal haklar gibi avantajlar sunarak, sektörde kalıcı çözümler üretilmelidir. Unutulmamalıdır ki, hayvancılık sektörünün gelişimi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda tarımsal sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla çobanlık mesleğinin yeniden değer kazanması, ülke ekonomisi adına büyük fırsatlar sunabilir.
Sonuç olarak, 100 bin lira maaşla çoban arayan işletmeler, sadece yüksek maaşlar sunmakla kalmamalı, aynı zamanda bu mesleği genç nesillere nasıl tanıtacaklarına ve cazip hale getireceklerine dair stratejiler geliştirmelidir. Aksi takdirde, tarım ve hayvancılık sektöründeki nitelikli iş gücü sorunu derinleşerek devam edecektir. Bu durumu aşmak için, toplumun tüm kesimlerine düşen görevler bulunmaktadır. Çobanlık mesleği, bir zamanlar olduğu gibi saygın bir meslek olma yolunda ilerlemektedir; ancak bu yolda atılması gereken adımlar oldukça fazladır.