Son yıllarda jeopolitik konumunu güçlendirmek ve savunma alanında bağımsızlık kazanmak isteyen Türkiye, global siyasette önemli bir aktör haline gelmiştir. El Cezire'nin yayımladığı analiz, ülkenin savunma stratejisini irdeleyerek, son dönemde yaşanan gelişmeleri rakamsal verilerle yorumluyor. “Savunmada bağımsız bir yol çiziyor” başlıklı analizde, Türkiye'nin askeri harcamaları, geliştirdiği yerli savunma sanayi ve uluslararası ilişkilerdeki dinamikler detaylandırılıyor. Türkiye’nin yürüttüğü bu politikaların, sadece bölgesel değil, küresel dengeler üzerinde de etkisi olduğu belirtildi.
El Cezire'nin raporuna göre, Türkiye son yıllarda savunma harcamalarını önemli ölçüde artırdı. 2023 yılında, Türkiye’nin savunma bütçesi 20 milyar dolar olarak belirlenmişken, 2025 yılına kadar bu rakamın 30 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu artış, Türkiye'nin askeri gücünü güçlendirme ve teknolojik bağımsızlığını sağlama hedeflerinin bir parçası olarak değerlendirilmekte. Türkiye’nin savunma sanayii, özellikle insansız hava araçları (İHA) ve diğer yüksek teknoloji ürünleriyle dikkat çekiyor. Yerli üretim oranı, son yıllarda yüzde 20'den yüzde 70'e yükseldi. Bu durum, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltarak kendi savunma ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetini arttırmaktadır.
El Cezire, Türkiye'nin savunma politikalarının sadece iç dinamiklerle değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerle de şekillendiğini vurguluyor. Türkiye, NATO üyesi olmanın yanı sıra, son dönemde Rusya ile yakınlaşmakta ve kendi savunma sistemlerini geliştirmek amacıyla yeni stratejik ortaklıklar peşinde koşmaktadır. Milli muharebe uçağı projesi ve S-400 hava savunma sisteminin alınması gibi adımlar, Türkiye’nin savunma kabiliyetini arttırma amacının yanı sıra, uluslararası aktörlerle ilişkilerinin karmaşıklığını da gözler önüne seriyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, jeopolitik olarak kritik olan bölgelerdeki etkinliğini artırma çabası da ön plana çıkıyor.
El Cezire'nin detaylı analizi, Türkiye’nin savunma politikalarının yalnızca askeri bir strateji olmadığını; aynı zamanda ekonomik, siyasi ve sosyal faktörlerin birleşimi ile şekillendiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, Türkiye'nin gelecekteki uluslararası ilişkilerinde nasıl bir rol oynayacağını belirleyici bir unsur olmaya aday.
Sonuç olarak, El Cezire’nin derinlemesine analizinde Türkiye’nin savunma stratejisinin bağımsız bir yol çizme çabasında olduğu belirtiliyor. Türkiye'nin bu yeni stratejisi, sadece bölgedeki dengeleri değil, uluslararası güvenlik dinamiklerini de etkileyecek potansiyele sahip. Gelecek yıllarda Türkiye’nin savunma politikalarının nasıl evrileceği ve hangi stratejik ortaklıkların kurulacağı ise merakla bekleniyor. El Cezire’nin verdiği sayısal veriler ve analizler, bu süreçte Türkiye’nin nasıl bir yol haritası izleyeceğine dair önemli ipuçları sunuyor.