Titanik, 15 Nisan 1912 tarihinde Batı'nın en büyük trajedilerinden birini yaşayıp, tarih sayfalarına kazınan bir gemidir. O gece, 1.500'den fazla insan hayatını kaybetti ve bu faciadan geriye kalan hikayeler asırlardır sayfalarda canlanıyor. Ancak bazen, bu trajediyle ilgili bilmediğimiz özel bir hikaye karşımıza çıkıyor. İşte o hikaye, Titanik’in en şanssız yolcusuna ait. Gemiye binmesi gerekmeyen bir adamın hayatı, dönemin şans oyunları ve kaderin tuhaf oynayışını gözler önüne seriyor.**
Titanik yolculuğunun öncesinde, adını duyduğumuz her yolcunun kendi hayat hikayesi var. Bu yolculuğun son derece lüks ve konforlu olacağı düşünülüyordu, ama işler öyle gitmedi. İşte tam da bu noktada devreye giren bir isim var: John Jacob Astor IV. Fakat bahsedeceğimiz yolcu, John değil, onun haberini alan bir başka talihsizliktir. Adı Philip A. Dunning. Dunning, meşgul iş hayatının ve ailevi sorumluluklarının arasında kaybolmuş bir adamdır. Öyle ki, Titanik’e binmek için de büyük bir çaba sarf etmiştir. Ancak kayıtlara göre, Dunning gemiye bindiğinde kafası son derece karışıktır. Çünkü aslında o, o gemide olmaması gereken bir yolcudur. Daha önceki planlarında Titanik ile geçiş yapma kararı almamış, başka bir gemiye bilet almış ve yola koyulmuştu. Fakat son dakikada değişen planlar, onu facianın ortasına sürükledi. Dunning’in hikayesi, ‘Kader ne kadar kötü oynayabilir?’ sorusunu akıllara getiriyor. Düşünsenize; bir gün öncesine kadar, yüklü bilet fiyatları ödemekten kaçınıyordunuz ve şimdi işte o dramatik an, tüm hayatınızı değiştirecek yöne evriliyor. Hayatında birçok zorluk yaşayan ve bu gibi şanssızlıklara alışık bir adam olan Dunning, bu durumun üstesinden nasıl gelecekti?
Ne yazık ki, Titanik’in fırtınalı denizlerinde Dunning’in hayatı, yalnızca trajik bir tesadüf gibi duruyordu. Ama o olayda bir şey daha vardı: Dunning, yolculuğun henüz başında iken karşılaştığı zorluklara karşın cesaretini toplayarak bu önemli deneyimi yaşamak istemişti. Titanik’in yolculuğu başladıktan kısa bir süre sonra kayalar ile yapılacak çarpışma, onu hayatının en zor anlarıyla yüz yüze getirdi. Birçok yolcu kaptanın direktiflerine uyarken, Dunning bir türlü gemiden inemedi. İnsan kaygısı, korku ve güvensizlik içinde kaybolmuştu. Adam hayatını kurtarabilmiş olsa da, kaygıları ve belirsizliklerle dolu bir ruh hali ona eşlik ediyordu. Dunning, her yaşanan felakette duyduğu pişmanlıkların yanı sıra hayatta kalma mücadelesini kendisine çok fazla sordu. Acaba daha iyi bir kurtuluş şansı bulup, bu facianın bir parçası olmaktan kurtulabilir miydi?
Sonrası ise bir efsane oldu. Dunning, Titanik’in batışından sonra yaşadığı karmaşayı ve hayatta kalma mücadelesini her gün tekrar yaşadı. Diğer yolcular arasında özlemlerini, kaygılarını ve kaybettiklerini hissederken, kendi içinde hayatı sorgulamaktaydı. O günden sonra Titanik faciasında yer alan herkes gibi kayıplarını özleyecek ve unutulmaz anılarıyla yaşamını sürdürecekti. Bu tür trajediler, bazı insanların hayatında kılavuz olurken, kimileri için ise bir çıkmaz sokak haline dönüşüyordu. Philip A. Dunning, o gece yaşadıktan sonra daha fazla hayat dersi almış ve bu derin hislerle yaşamak zorunda kalmıştı. Bu da ona, bu gibi trajedilerin insan hayatını nasıl etkilediğini yeniden düşündürtmüştü.
Tüm bu yaşananlar sadece Titanik’in hikayesi değil; aynı zamanda insan ruhunun dayanıklılığı ve kaderin acımasızlığı karşısındaki duruşuyla ilgili bir öyküydü. Dunning gibi birçok insan, ciddi değerlendirmeler ve tercihler yaparak hayatta kalmayı seçmeyi başardı. Onların hikayeleri, hem unutulmaz birer ders hem de insanlığın tarihi boyunca süregelen kayıpların ve kazançların hikayesini sürdürüyor. Titanik’in bir gecelik yolculuğu, bunun gibi korkunç hikayelerle dolup taşarken, insanlığın geçmişi, geleceğiyle bağlantı kurma fırsatı vermektedir.
Unutulmaması gereken, her şanssız yolcunun ardında bir hikaye bulunmasıdır. Philip A. Dunning, bir talihsizlik sonucu oluşan bu korkuluklarla dolu yolculuktan sağ çıkmayı başaran ve geçmişle yüzleşerek hayatın anlamını sorgulayan sıradan bir adam olarak, bu hikayede karşımıza çıkmaktadır. Onun yaşadığı her şey, tarihin karanlık yanlarından bir diğerine ışık tutmaktadır. Geçmişin izinde yürüyen, büyük felaketlerin hatırasını barındıran Titanik, her zaman hatırlanacak bir yolculuk ve insan ruhunun dayanıklılığına dair bir anı kaynağı olarak kalacaktır.