Arkeolojik ve genetik bulgular, insanlığın tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Son Buzul Çağı, yani 16 bin yıl önce, dünya ikliminin son derece sert olduğu bir dönemdi. Bu dönemde insanların hayatta kalma mücadelesi, onların fiziksel özelliklerini ve yaşam biçimlerini de şekillendirmişti. Son yapılan araştırmalar, bu dönemde yaşanılan zorlukların insan vücudu üzerindeki etkilerini ve insanların günlük yaşamlarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
16 bin yıl önce, İnsanlar oldukça farklı fiziksel özelliklere sahipti. O dönemde, insanlar genellikle daha kısa ve daha kaslı bir yapıya sahiptiler. Vücutlarının bu tarz bir yapı sergilemesi, soğuk iklim şartlarına uyum sağlamak amacıyla evrim geçirdi. Kalın yağ tabakaları, onların sıcaklık kaybını önlemesine yardımcı olurken, kısa ve sağlam bacaklar da hareket kabiliyetini artırıyordu. Ayrıca, bu dönemde insanların kullandığı giysiler daha çok hayvan postlarından yapılmakta olup, insanları soğuktan koruyacak şekilde tasarlanmıştı.
Bu dönemde insanlar, avcılık ve toplayıcılıkla uğraşıyorlardı. Dolayısıyla, beslenme alışkanlıkları oldukça çeşitlilik gösteriyordu. Avladıkları hayvanlar arasında mamutlar, ren geyikleri ve diğer büyük memeliler bulunmaktaydı. İnsanoğlu, hayatta kalmak için bu hayvanların avlanmasının yanı sıra, meyve, sebze ve diğer bitkisel kaynakları da topluyordu. Ayrıca, bu dönemde insanlar gruplar halinde yaşıyor ve işbirliği yaparak avlanma ve yiyecek toplama faaliyetlerini gerçekleştiriyorlardı. Paleolitik çağa ait bulunan bazı kalıntılar, insanların sosyal ilişkilerinin de geliştiğini gösteriyor.
Gelişen teknoloji ve araç yapımı, avcılığın yanı sıra yaşam standartlarını da yükseltmişti. Taş araçlar ve silahlar, avcılıkta önemli bir rol oynamaktaydı. İnsanlar, avcılık becerilerini geliştirdikçe daha büyük hayvanları avlayabilme kapasitesine ulaştılar. Bu durum, yalnızca yiyecek teminini kolaylaştırmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal yapıların da gelişmesine zemin hazırlamıştır.
Sonuç olarak, 16 bin yıl önceki insanlar, zor bir yaşam mücadelesi verirken kendilerini geliştirmiş ve çevrelerine uyum sağlamışlardı. Bugün yapılan araştırmalar, o dönemin insanlarının yaşam tarzlarını, görünümünü ve toplumsal dinamiklerini anlamamızda büyük rol oynamaktadır. Bilim insanları, arkeolojik buluntular sayesinde bu dönemi daha iyi kavramaya ve insanlık tarihine dair yeni bilgiler edinmeye devam ediyor. Bu tür çalışmalar, hem geçmişi anlamamıza hem de insanın evrimsel yolculuğunu daha iyi yorumlamamıza yardımcı olmaktadır.