İstanbul, 2023 yılının sonlarına yaklaşıldığında büyük bir depremin sarsıntısını yaşadı. Şehirde büyük bir kaygı yaratmaya sebep olan bu olay, sosyal medya ve bazı platformlarda ABD gemilerinin sondaj faaliyetlerine bağlandı. Depremin hemen ardından ortaya atılan bu iddialar, halk arasında ciddi bir tartışma konusu haline geldi. Fakat konunun uzmanları, bu düşüncelerin gerçeği yansıtmadığını, bilimsel dayanağının olmadığını belirtti. Peki, İstanbul'daki depremin gerçek nedenleri neler? Uzmanların bu konuda söylediklerini ve depremle ilgili bilinmesi gerekenleri detaylı bir şekilde inceleyelim.
Depremler, yer kabuğundaki tektonik plakaların hareketleri sonucu oluşur. Türkiye, özellikle İstanbul, büyük bir deprem riski taşıyan bir bölgede yer almaktadır. Kuzey Anadolu Fayı, Türkiye'nin en aktif fay hatlarından biridir ve Marmara Bölgesi'ni de etkilemektedir. İstanbul'un bu fay hattına yakın konumu, deprem olasılığını artıran temel faktörlerden biridir. Uzmanlar, İstanbul'da yaşanan depremin, bu tektonik hareketlerin doğal bir sonucu olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, deprem uzmanları, artçı sarsıntılar ve yer altı hareketleri gibi doğal olayların, insan yapımı faaliyetlerden bağımsız ilerlediğini belirtmektedir. Bir geminin, sondaj faaliyetinin, büyük bir depreme neden olamayacağını açıkça ifade eden bilim insanları, İstanbul'daki depremin yeraltı dinamikleri ile bağlantılı olduğunu kanıtlamakta. Yani, depremi tetikleyen temel etken, doğanın kendisidir; sismik aktiviteler katmanların arasında meydana gelen değişikliklerle ilgilidir.
Sosyal medya, günümüzde hızlı bilgi akışının sağlanması yanında yanlış bilgilerinde hızla yayılmasına olanak tanımaktadır. İstanbul'da meydana gelen depremin ardından bazı kullanıcılar, ABD'ye ait gemilerin sondaj yaptığını ve bu faaliyetlerin depreme sebep olduğunu iddia ettiler. Ancak uzmanlar, bu tür teorilerin, olayların doğasına ve bilimsel verilere dayanmadığını belirtiyor. Sea Geophysical Research Institute'ndan Dr. Ayşe Yılmaz, “Sondaj faaliyetleri, sismik aktiviteleri tetiklemeyecek kadar yüzeyseldir. İlgili gemilerin çalıştığı alanlar, sığ su bölgeleridir ve bu tür olayların, büyük bir depreme neden olabilmesi için yeterli güçte enerji üretmesi mümkün değildir” dedi.
Bu tür yanlış bilgilendirmelerin, toplumda paniğe neden olduğuna dikkat çeken uzmanlar, halkın bilgiye ulaşımında daha dikkatli olması gerektiğini söylemekte. Özellikle sosyal medyada sorumsuzca paylaşılan içeriklerin, deprem gibi hayati bir konuda yanlış algıların oluşmasına sebep olabileceği vurgulanırken, bilimsel verilerin göz önünde bulundurulması gerektiğinin altı çizilmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul'daki depremin sebebi, bilimsel verilere dayanan yer hareketleridir. Sosyal medyada yayılan spekülatif iddiaların aksine, ABD gemilerinin sondajı ile deprem arasında bir bağlantı kurmak, bilimsel açıdan geçerli bir yaklaşım değildir. Depremler, doğal bir olgu olarak devam etmektedir ve bu durum, İstanbul ve çevresindeki yeraltı dinamiklerinin etkisi ile şekillenmektedir. Bu nedenle, halkın daha bilinçli bir şekilde bilgi edinmesi, sağlıklı tartışmalar yapabilmesi adına son derece önemlidir.