Yargıtay, son dönemlerde artan kadına yönelik şiddet haberlerine bir yenisini daha ekleyerek, boşanma davalarındaki eşitlik ve hakaret meselelerine dikkat çekti. Bir erkek, eşine "çok yiyorsun" diyerek hakarette bulunmuş ve Yargıtay bu davranışı kusur olarak değerlendirmiştir. Medyada geniş yankı bulan bu karar, evli çiftler arasındaki iletişim sorunlarını, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadına yönelik şiddet konularını tekrar gündeme taşımaktadır.
Yargıtay, 2023 yılında verilen bir boşanma davasında, erkeğin eşine hakaret etmesini önemli bir sebepten dolayı kusurlu buldu. Boşanma davasının ayrıntılarına göre, erkek, eşine sürekli olarak alaycı bir ifadeyle “çok yiyorsun” demek suretiyle ona hakarette bulunmuştu. Bu durum, ailenin temel taşlarından biri olan sevgi ve saygının zedelendiği bir durumu ortaya koydu. Yargıtay, bu tür söylemlerin, kişilik haklarına saldırı sayılacağını ve dolayısıyla açılan boşanma davasında eşin üzerinde yarattığı etkinin göz ardı edilemeyeceğine hükmetti.
Eşine yönelik hakaret eden bu davranış, sadece bir illüstrasyon olarak kalmayıp, Türkiye’de kadına şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarının da bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay’ın bu kararı, sadece bu davayla sınırlı kalmayıp, benzer durumlarla karşılaşan birçok bireyi ve aileyi de etkileyecek gibi görünüyor. Mahkeme, erkeğin sözlerinin, bir eşe yapılacak en büyük hakaretlerden biri olduğuna dikkat çekerek, toplumsal normlar üzerinde de bir etki yaratmayı amaçlamaktadır.
Ülkede kadına yönelik şiddet olaylarının artması, hukukun ve toplumsal bilincin ne derece geliştiği konusunu yeniden gündeme getiriyor. Yargıtay’ın bu karar ile kadına yönelik aşamalı olarak tekrarlanan hakaretlerin ve sözlü şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtmesi, toplumda bir farkındalığa yol açma amacını taşımaktadır. Kadına yönelik şiddetin psikolojik ve fiziksel boyutları üzerinde yapılan araştırmalar, bu tür davranışların yalnızca bireyleri değil, aile yapısını ve toplumun genel sağlığını tehdit ettiğini ortaya koymaktadır.
Bu tür kararlar, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda toplumsal farkındalığı artırma potansiyeline sahip. Hukukun bu konulardaki etkinliğinin artırılması, toplumun bu tür olumsuz davranışlara karşı daha duyarlı hale gelmesine olanak sağlayacak. Özellikle kadınların, toplumsal alanda haklarını talep etme konusunda daha güçlü bir ses bulmasına vesile olacağı düşünülmektedir.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın bu kararı, evlilik içerisindeki iletişim sorunları ve kadına yönelik hakaretlerin sonuçlarına ışık tutmaktadır. Bu tür davalar, yalnızca bireysel hakların korunmasından öte, toplumsal normlara ve değerlere bir katkı sağlıyor. Eşlerin birbirine karşı daha saygılı ve anlayışlı olmasının gerekliliği bir kez daha vurgulanmış durumda. Eşine hakaret eden erkeklerin bu tür davranışlarının sonuçları ile yüzleşmesi, toplumda kadının yeri konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Bu kararla birlikte Yargıtay, sadece bu vakaya özgü bir karar vermiş olmuyor; aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddet ve hakaretler konusundaki algılarımızı da şekillendirmeye yardımcı oluyor. Gelecekteki yargı kararlarının da benzer bir anlayışla şekillenmesi, toplumsal yapı için umut vermektedir. Her bireyin eşit haklara sahip olduğu, herkesin birbirine saygılı davrandığı bir toplum yaratma hedefi doğrultusunda hamleler devam etmelidir.