Son yıllarda dünyada toplumsal normlar ve aile yapısı üzerine yapılan tartışmalar, birçok trajediye kapı araladı. Ancak bazı olaylar, insanlığın aklını zorlayacak kadar korkutucu ve yıkıcı bir hale gelebiliyor. İşte bu tür trajik bir olay, geçtiğimiz günlerde başkentte yaşandı. 6 yaşındaki bir çocuğun, annesi tarafından “içindeki şeytanları” çıkarmak için başvurulan tehlikeli bir yöntem sonucu hayatını kaybetmesi, tüm ülke genelinde şok etkisi yarattı. Bu olay, sadece bir aile dramı değil, aynı zamanda ruh sağlığı ve toplumda artan şiddet konusundaki derin bir yaraya parmak basıyor.
Olay, frazolojik bir ifadeyle, "içindeki şeytanları" çıkarmak amacıyla yaşandı. Çocuğun annesi, bir süre önce çevresinde “şeytan” varlıklarının olduğuna inanmaya başlamıştı. Bu inanç, kadının zihninde derin kökler salmış ve sonunda çocuğunu da bu korkunç hayalin bir parçası olarak görmeye itmişti. Gözlemleyen komşular, kadının zamanla daha da aşırılaştığını ve sıklıkla farklı uygulamalar denemeye başladığını bildirdi. Annenin özellikle çocuk üzerindeki etkisi, hem fiziksel hem de psikolojik boyutlarıyla birçok uzmanı endişelendiren bir durum olarak kabul ediliyor.
Olay günü, annenin evinde gerçekleşen gelişmeler, çocuğun hayatını kaybetmesine neden oldu. Aileden alınan bilgilere göre, çocuk, annesi tarafından çeşitli “ritüeller” ile bir odada tutulmuştu. Saatler süren bu uygulama sırasında, çevreden gelen çığlıklar ve çocuğun yardım çığlıkları, komşuların dikkatini çekti. Ancak geç kalınan müdahale, çocuğun hayatını kurtaramadı. Olaydan sonra hastaneye kaldırılan küçük, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu durum, çevresindeki insanları ve durumu fark eden yetkilileri harekete geçirdi.
Olayın ardından sosyal medyada ve Türkiye’nin dört bir yanında büyük bir infial yaşandı. İnsanlar, anneye ve benzeri durumlara karşı tepkilerini dile getirerek, ruh sağlığı sorunlarına dikkat çekti. Eğitimsizlik, toplumsal yalnızlık ve aile içindeki şiddet döngüsü gibi konular, olayın daha geniş bir perspektiften ele alınmasını sağladı. Birçok sosyal medya kullanıcısı, “Küçük bir çocuğun hayatına kast edecek kadar akla zarar inançlar ve yöntemlerin, hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini” vurguladı.
Uzmanlar, bu tür olayların artış göstermesinin altında yatan sebeplerin sorgulanması gerektiğini savunuyor. Toplumda ruh sağlığına yönelik damgalama, tedaviye ulaşmada zorluk ve yanlış bilgilendirmenin, bu tür trajedilere yol açabileceğine dikkat çekildi. Ayrıca, sosyal hizmetlerin ve destek programlarının güçlendirilmesi gerektiği, ruh sağlığı sorunları olan bireylere yönelik farkındalığın artırılmasının önemli olduğu vurgulandı. Gözlerin bu trajik olaya çevrilmesi, ailelerin ve toplulukların daha dikkatli olması gerektiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, 6 yaşındaki bir çocuğun içinde bulunduğu durum, sadece bir ailenin yasını tutmasından ibaret değil. Bu trajedi, toplumsal bir uyanışın ihtiyacını da gözler önüne seriyor. Annenin ruhsal durumunu ve çevresinin etkisini göz önünde bulundurmak, gelecekte benzer olaylarla karşılaşmamak adına atılması gereken adımların ilk ve en önemli aşaması olmalıdır. Her bireyin ruhsal sağlığının korunması için yapılacak çalışmalar, hem bireyler hem de toplum için hayati öneme sahiptir.