74 yaşındaki Halil Yılmaz, yaşamının büyük bir kısmını marangozluk mesleğine adadı. Kendisinin de marangoz olan babasından 8 yaşında öğrendiği teknikler ve el becerisi, yıllar içinde onu Türkiye'nin tanınan ustalarından biri haline getirdi. Halil Usta, 66 yıllık deneyimiyle edindiği bilgileri, şu anda 25 yaşında olan oğlu Mehmet'e aktararak aile mesleğini sürdürmeyi hedefliyor. Bu değerli bilgi aktarımının yanı sıra, Halil Usta'nın marangozluk mesleğine olan tutkusu ve geleneksel işçilik anlayışı da dikkat çekiyor.
Usta zanaatkar Halil Yılmaz, uzun yıllar boyunca marangozluk alanında çalışarak hem kendisine hem de ailesine önemli bir kaynak sağladı. 1968 yılında babasıyla birlikte çıraklık yapmaya başlayarak bu mesleğin temellerini atan Halil Usta, daha sonra kendi atölyesini açarak çeşitli projelere imza attı. Ahşap işleme, marangozluk teknikleri ve el becerilerini geliştirerek, birçok yerel projede imzası bulunan Yılmaz, yıllar içinde saygın bir usta konumuna ulaştı.
Usta, özellikle son zamanlarda oğlunun bu mesleği devralması için çaba sarf ediyor. Mehmet Yılmaz, babasının yanında çalışarak hem teorik hem de pratik bilgiler ediniyor. Halil Usta, oğluna sadece teknik bilgileri aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda marangozluk mesleğinin felsefesini, ahşaba duyulan saygıyı ve eserlerinin arkasındaki duygusal ağı da anlatıyor. Bu süreç, geleneksel zanaat eğitiminin geleceği açısından oldukça önemli bir aşama.
Halil Usta, marangozluk mesleğinde geleneksel yöntemlerin yanı sıra, modern teknolojilerin de kullanılması gerektiğine inanıyor. Aslına bakıldığında, nüfusun çoğunluğunun geleneksel işçilikten uzaklaştığı bir dönemde, Halil Usta'nın yaklaşımı yeni kuşak zanaatkarların hem geleneksel değerleri korumasına hem de teknolojik yenilikleri benimsemesine olanak tanıyor. Oğul Mehmet, babasının öğrettiği temel becerilerin yanında, 3D tasarım programları ve CNC makineleri gibi modern marangozluk ekipmanlarına da aşina olmaya çalışıyor. Bu iki farklı yaklaşımla bir araya gelmeleri, ailesinin zanaat geleneğini daha ileriye taşıma hedefi taşıyor.
Usta Yılmaz, "Benim için ahşap, sadece bir malzeme değil, aynı zamanda ruhumun bir parçası. Oğlumu bu meslekle büyütmek, ona hem iş hem de hayat dersi vermek demek," diyor. Bu tür bir yaklaşım, sadece zanaatın sürekliliğini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ailenin ve toplumun kültürel değerlerini yaşatmaya da katkıda bulunuyor. Güçlü bir baba-oğul bağı ve ortak bir işte çalışmak, mesleki öğrenmenin yanında aile ilişkilerini de güçlendiriyor.
Sonuç olarak, Halil Usta'nın oğlu Mehmet'le birlikte büyük bir özveriyle sürdürdüğü bu meslek yolculuğu, yalnızca bir işin aktarımını değil, aynı zamanda ustalıkla dolu bir yaşamın da yansımasını temsil ediyor. Unutulmaması gereken, marangozluk gibi geleneksel zanaatların ne kadar kıymetli olduğudur. Bu tür geçişler, toplumların kültürel zenginliklerinin ve işçilik anlayışının nesilden nesile aktarılması açısından son derece önemlidir.
Geçmişin bilgilerini geleceğin umutlarıyla harmanlayarak ilerleyen Halil Usta ve Mehmet Yılmaz, sadece kendi hikayeleri değil, aynı zamanda Türk zanaat kültürünün de sürdürülmesine hizmet ediyorlar. Bu değerli geçiş süreci, marangozluk mesleği gibi zanaatlerin, modern toplum içinde nasıl varlığını sürdürebileceğinin güzel bir örneğini teşkil ediyor.